29 Ocak 2011 Cumartesi

TÜRK NE DEMEKTİR?



TÜRK NE DEMEKTİR

Türk Sözcüğü Dilbilimsel İrdelemesi

Türk sözcüğünün dilbilimsel irdelenmesinde, öncelikle Türkçe’nin bazı özelliklerine ve dilbilgisi kurallarına gereksinim vardır. Bu kural ve özellikler ışığında Türk sözcüğünün türü incelenilebilir
;
İlgili Dilbilgisi Kuralları :

1. Türkçe bir “ Kökdil “ dir. Türkçe tüm sözcükler kök sözcüklerden oluşur ve üretilir. Her ne kadar güncel dilde bazı kökler birkaç heceli olsa da kalık Türkçe de kökler tek hecelidir. Dilin en eski yapı taşları olan bu köklere özkök (Tek heceli kökler) diyebiliriz. Burada sözü geçen kökler özköktür.
2. Türkçe kök sözcükler anlamlıdır . Örneğin; koş, gel, su, o, kuş, öt, at, tut, vb. Kökü anlamsız olan sözcükler Türkçe değildir.
3. Hece bir solukta söylenen ses veya ses topluluğudur ve Türkçe de heceler bir, iki ve en çok üç seslidir. (Üç harflidir.) Bu kuralın dışında kalan sözcükler, Türk, Kürt, kurt, kork, vb. ya dönüşmüş kalık sözcükler ya da yaban sözcüklerdir . Bunların içinden Kalık Türkçe sözlerin bulunması için birer sözcük kazısına gereksinim vardır.
4. Türkçe kök sözcükler, eylem kökü ise emir kipinde bulunurlar. Örneğin; al, uç, dur, ver, vb.
5. Türkçe sözcükler aşağıda sıralanan üç biçimde sınıflandırılırlar;
Yalınç sözcükler ( Kök sözcükler ) . Örneğin ; koş, ver, ev, göz, kor, at, vb.
Türev sözcükler ( Kökten türemiş sözcükler ) Örneğin ; koşucu, vergi , evli, gözlük, vb.
Bileşik sözcükler ( iki sözcüğün bileşimden oluşan sözcükler.) Örneğin ; aktaş, gözlemevi, vb.
6. Türkçe sözcüklerde iki sessiz harf yan yana gelmez ( Ünlü düşmesi hali dışında ) . Yani Türkçe de iki sessiz harf aralarında bir sesli harf olmadan söylenemez. Örneğin ; tk , lm , cş , vb. bunlar ancak aralarına bir sesli harf gelince söylenebilir. Tok , lam , coş , vb. Bu kuralın dışında kalan alt, üst, kork, vb. Türkçe sözcükler ünlü düşmesine uğramıştır ve söylenmelerinde bu hissedilir.
Türk Sözcüğünün Türü
Bu bilgiler ışığında “Türk” sözcüğünün ne tür bir sözcük olduğu irdelenirse ;
1. Türk sözcüğü bir kök ( yalınç ) sözcük müdür? ; Türk sözcüğü dört sesli olduğu için bir kök sözcük olamaz. Çünkü Türkçe kökler anlamlıdır ve en çok üç seslidir, bu kuralın dışında kalan kök sözcükler de anlamlıdır.
2. Türk sözcüğü bir türev ( türetilmiş ) sözcük müdür? ; Türev sözcükler bir kök sözcüğün çeşitli ekler alması ile oluşur. Yani ilk heceleri bir yalınç sözcüktür. Türk sözcüğünün ilk hecesi “ tür “ dür. Tür sözcüğü üç sesli bir kök sözcüktür.
Tür :1- Çeşit ; 2-Ortak özellikleri olan bireylerin tümü ; 3- Kendi içinde bir birim olan ve üzerinde cins kavramının bulunduğu bir mantıksal kavram (TDK Sözlüğü6 ).
Tür sözcüğü ; ortak özelikleri olan bireyler topluluğunu özelikleriyle birlikte anlatan bir ad dır.
Türk sözcüğünün türev sözcük olması için tür sözcüğünün bir ek alması gerekir ki , burada tür – k eki almış olur. Bu ekin çekim eki olması beklenemez, dolayısıyla yapım eki olabilir ancak. “ k “ eki eylemden türetilmiş adıllarda vardır. Örneğin işle eyleminden “ işle – k “ adılı türemiştir. Ancak tür sözcüğü “r” ünsüzü ile bitiyor ve bir addır. Bu durumda Türk sözcüğünün bir türev sözcük olması söz konusu olamaz.
3. Türk sözcüğü bir bileşik sözcük müdür? ; Türk sözcüğünün , kök ve türev sözcük olmadığını belirlendiğine göre, eğer “ Türk “ sözcüğü öztürkçe ise geriye sadece bileşik sözcük olma olasılığı kalıyor. Türkçe de iki ayrı sözcüğün birleşerek oluşturduğu , yeni bir kavramı belirten sözcüğe bileşik sözcük denir.
Türk sözcüğünde k sesinin bir sözcük olmadığını biliyoruz. ( Tek sesli sözcükler ünlü harflerden oluşur, Örneğin ; o , a , e , u , vb. gibi. O halde “ tür – k “ de birinci sözcük “ tür ” ve ikinci sözcük ise ünlü düşmesine uğramış olan “ xk “ dır. Yani ikinci sözcük ilk harfi ünlü “x” olan iki harfli bir sözcüktür.
Bu noktada “x” k biçimindeki sözcüğü bulmak için Anadolu Türkçe’si dışında ki bazı lehçelere bakmak gereği doğuyor. Örneğin Tatarca da Türk sözcüğü “ Türük “ biçiminde yer alıyor ve bugünde böyle kullanılıyor. Türkçe lehçeler içinde en eski olanı Yakutça olarak bildiriliyor. Yakutça da Türk sözcüğü “ Türök “ biçiminde söyleniyor.
Bu durumda Türk sözcüğü ; “ Tür - ük “ ya da “ Tür - ök “ biçiminde olmalıdır. TDK 6 sözlüğünde ne ük ne de ök diye bir sözcüğe rastlanmıyor.
4. Dünbilim ( tarih bilimi ) yardımıyla ; Ök sözcüğü ve kavramı Kalıktürkçe { Öntürkçe , İlktürkçe, Prototürkçe 1 } nin en eski ve ilk sözcüklerinden, kavramlarından biridir. Gök , tanrı , geyik, keçi , boğa , Tanrının görüntüsü ( temsilcisi ) kağan, anlamlarına gelen bu sözcük , ÖK pictogaram ı ( Qarataw mağarası Qazaqistan ) yazılı olarak karşımıza çıkmaktadır. Kavramsal olarak ; evrensel (kozmosa dair) , Tanrısal, Tanrıya bağlı, Tanrı ( evren ) güvencesinde, evrene dayanan, evrenden gelen , varlık, olgu anlamına gelmektedir.
Asya da bu günden 16 bin yıl ile 8 bin yıl öncesine kadar yayılı çeşitli mağara yazıtlarında ortaya çıkmıştır. Okunuşu Kalıktürkçe de “ k “ sesi ve bu ses önünde gizli “ ö “ veya “ ü “ ile çeşitli Türkçe lehçelerde yer almaktadır.
Yazıtlarda “ tür-ök “ bir kültürel, toplumsal nitelik olarak kullanılmış, ırksal (soysal ) bir kavram olmamıştır. Bugün de kendini Türk olarak niteleyen toplulukların farklı ırklardan geldiği (sarı ırk, tunç derililer, beyaz ırk, vb.) antropolojide belirlenmiştir.
İrdeleme Sonucu
1. İrdemele sonucunda Türk sözcüğünün “ Tür - ök “ biçiminde bileşik bir sözcük olduğu ortaya çıkmaktadır.
Tür : İnsan topluluğu anlamındadır ve başına geldiği ök sözcüğünün adılı olmuştur.
Ök : Evrene (kozmosa, Tanrıya) inanan ( bağlanan, güvenen, dayanan, ondan gelen) insan.
2. Türk =Tür-ök : Ök-türü, Tanrıya ( Evrene ) bağlı ( inanan ) insan topluluğu ( türü ), anlamında bir öztürkçe addır.
3. Böylece , ” Türk = Evrene bağlı, Tanrı güvencesinde, insan topluluğu, toplulukları. “ anlamına gelen öztürkçe bir sözcük olmaktadır.
Bu irdeleme ile sözlük bilgisinde oluşan değişimler
Türk sözcüğünün dilbilimsel irdelemesi ile sözcüğe ilişkin sözlük bilgileri de değişmiş olmaktadır. Değişen sözlük bilgileri sözcüğün anlamı ve türü ile ilgilidir.
Türk Sözcüğünün Anlamı
Türk sözcüğü ; Evrene ( kozmos ) bağlı, tanrının güvencesinde, evrenden gelen, insan topluluğu, türü anlamına gelen, öztürkçe bir bileşik sözcüktür.
Türk nedir ?
Türk Milleti’nin tarihi insanlık tarihi kadar eskidir. “Türk” sözü tarihin en eski çağlarından beri kullanılıyordu ve belirli bir kavmin yada kavimler birliğinin adı olarak mevcuttu.
Türkler’in köklü ve çok zengin bir tarihe ve kültüre sahip olması nedeniyle birçok bilim adamı “Türk” adının nereden geldiği hakkında araştırmalar yapmış, bu araştırmalar neticeside Türk adı ilk defa MÖ. XIV. yy’da “Tik” veya “Tikler” adıyla geçmeye başlamıştır.
Diğer bir görüşe göre ise Türk adı MÖ. XIV. yy’dan öncede var olduğudur. Zira Türk ırkının tarihi insanlığın tarihi kadar eskidir. Bu gerçeği kavmi ve milli mitolojilerde ve tarihi oluşumlarda izah eden eski kayıtlarda görmek mümkün olmaktadır.

Türk ırkının çok eski olması nedeniyle Türk adının nerden geldiği hakkında birçok iddia ve görüşler ileriye sürmüşlerdir. Buna göre,

— Heredotos’un doğu kavimleri arasında zikrettiği TARGİTAB’lar.
— İskit topraklarında doğdukları söylenen TYRKAE’ler
— Tevratta adı geçen Togarma’lar.
— Eski Hint kaynaklarında tesadüf edilen TURUKHA’lar veya THRAK’lar
— Eski Ön Asya çivili metinlerinde görülen TURUKKU’lar.
— Çin Kaynaklarında MÖ. I.yy’da rol oynadıkları belirtilen TİK veya Dİ’ler

Bizzat “Türk” adını taşıyan Türk kavimleri olarak gösterilmektedir.

İslam kaynaklarında yer alan İran menşeli “Zend - Avesta” rivayetleri ile İsrail menşeli “Tevrat” rivayetlerinde Nuh Peygamber’in torunu olan Yafes‘in oğlu “Türk” ile İran rivayetlerindeki Feridun’un oğlu “Türac” veya “Tur“un soyu Türk adını taşıyan ilk kavim olarak gösterilmek istenmiştir.”Avesta”da yer alan “Ebül Beşer”den ,Cemil ve oğu Ferdiun’dan bahsedilmektedir. “Ferdidun ülkesi Salm, Irak ve Turak (Türk) ismindeki üç oğlu arasında pay etmiştir. Salma!a bugünkü İran ve havalisi, Irak’a bugünkü Irak ve havalisi ,Turak’a ise Orta Asya ve Çin havalisi düşmüştür. Feridun ölünce Irak, Salm’a saldırarak İran ve havalisini almış, daha sonra Turak’a saldırmıştır. Irak, Turak’ı yenememiş, savaş bunların torunlarına uzanan dek senelerce sürmüştür. Sonunda Turak’ın torunu “Afrasyap” Irak torunun “Muncihir”i mağlup ederek Ceyhun nehri sınır kabul edilen bir anlaşma yapmıştır. Bu tarihten sonra ceyhun nehri doğusunda “TURAN“, batısına da “İRAN” denmiştir.

Tevrat rivayetleride ise Nuh tufanından sonra Nuh peygamber dünyayı üç oğlu arasında pay etmiş. Yafes’e Orta Asya ve Çin ülkeleri düşmüş,Yafes ölürken tahtını sekiz oğullarından biri olan “TÜRK” e bırakmıştır.

Görülmektedirki Hz. Adem devrine yakın zamanlarda Turak(Türk)’den İran-Turan savaşlarından ve Alp Er Tunga gibi büyük bir Türk Başbuğundan ve Saka İmparatorluğu Kağa’nından bahsedilmektedir. Yukarıda mitoloji ve tarihi kayıtlar içerisinde yer alan “Türk” kelimelerinden ,Türk adının ne kadar eski olduğu ortaya çıkmaktadır. MÖ XIV. yy’da yer alan “Tik”ler ile dünyada mevcut olan medeniyetlerin en eskisi olan MÖ. VII. yy. da Orta Asya’da kurulan “Anav” medeniyeti de Türkler tarafından kurulmuştu. O halde Türkler MÖ. XIV. yy’da Tik’ler , MÖ. VII. yy’da Anavlar, MÖ IV yy’da Sakalar ile tarih kayıtlarında yer almaktadır.
Türk kelimesinin yazılı olarak kullanılması ilk defa MÖ 1328 yılında Çin tarihide “Tu-Kiu” şeklinde görülmektedir. MÖ. I yy’da Roma’lı yazarlardan biri olan Pompeius Meala’nın Azak Denizi kuzeyinde yaşayan halktan “Turcae” olarak bahsetmesi ile ilk defa yazılı olarak karşılaşıyoruz. Türk adının tarih sahnesine çıkışı MS VI yy’da kurulan Kök-Türk Devleti ile olmuştur. Orhun kitabelerinde yer alan “Türk” adı daha çok “Türük” şeklide gösterilmektedir. Bundan dolayı Türk kelimesini Türk Devleti’nin ilk defa resmi olarak kullanılan siyasi teşekkülün Kök-Türk imparatorluğu olduğu bilinmektedir. Kök-Türkler’in ilk dönemlerinde Türk sözü bir devlet adı olarak kullanılmışken, sonrada Türk milletini ifade etmek için kullanılmaya başlanmıştır.

MS. 585 yılında Çin İmparatoru’nun KÖK-TÜRK Kağanı İşbara’ya yazdığı mektupta “Büyük Türk Kağanı” diye hitap etmesi, İşbara Kağan’ın ise Çin İmparatoruna verdiği cevabi mektupta “Türk Devleti’nin Tanrı tarafından kuruluşundan bu yana 50 yıl geçti” hitapları Türk adını resmileştirmiştir. Kök-Türk yazıtlarında Türk sözü daha çok “Türk Budun” şeklide geçmektedir. Türk Budun’un ise Türk Milleti olduğu bilinmektedir. Dolayısıyla Türk adı bu dönemlerde bir topluluğun veya kavmin isminden ziyade, siyasi bir mensubiyeti belirleyen bir kelime olarak görülmektedir. Yani Türk soyuna mensup olan bütün boyları ve toplulukları ifade etmek üzere milli bir isim haline gelmiştir.


Prof. Dr. İbrahim KAFESOĞLU

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder