29 Ocak 2011 Cumartesi

TÜRK DEVLETLERİNİN YIKILMA NEDENLERİ

l - İktidarda bulunanların halktan kopuk olarak saraylarda lüks hayat sürmeleri.

2- Bir kişinin 10-20-30 yıl ülkeyi yönetmesi, kendisinden sonra da yönetimi, aynı düşüncedeki akrabalarının sürdürmesi. Hanedan üyelerinin iktidarda kalabilmek için yeniliklere ve değişime karşı çıkmaları; bu nedenle de ülkenin gelişmeyip,duraklamaya başlaması ve geri kalması.

3- Siyasi istikrarsızlık: siyasilerin iktidarı; saltanat sürme ve yakınlarını devlet imkanlarından yararlandırma yeri olarak görmesi nedeniyle; Tüm Türk boylarının iktidarı ele geçirmeye çalışmaları. Hatta Sultan olmak için kardeşin kardeşi veya babasını, oğlunu bile öldürtebilmesi. Devlet memuriyeti, fedakarlık ve feragat isteyen, onursal bir görev, bir hizmet, yarış yeri yapılamadığından, Türk tarihi; devleti elegeçirme ve kaptırmama mücadelesine dönüşmüştür.

4- Devlet yönetiminde, bilgisiz, liyakatsiz, tecrübesiz, çıkarcı, kıskanç, beceriksiz, yağcı, geçimsiz, kavgacı, ufuksuz kişilere görev verilmesi.

5- Gelir dağılımı bozukluğu nedeniyle halkın %70'inin yoksul olması.

6- Yeterli okul açılmaması nedeniyle halkın çoğunluğunun bilgisiz, bilinçsiz, kıskanç, görgüsüz, geçimsiz ve kültürsüz olması.

7- Halkın çoğunluğunun kültürsüz ve yoksul olması nedeniyle, kendi sorunları içinde boğulması, dolayısıyla iktidara ilgi gösterip, bilgili, bilinçli, duyarlı davranarak devlete sahip çıkamaması, iktidara kimin gelip gittiğinin onun için bir anlamı, önemi olmayıp, ona bir yararının da dokunmaması.

8- Devlet yetkililerinin kendi lüks yaşantılarını sürdürebilmek için halktan yüksek oranda vergi toplamaları. Vergi çok toplanıp, genelde de halkın sorununun çözümünde değil de, gösteriş, tören, gezi, kutlama, anıt, eğlence, şölen, bina yapımı gibi halka yararsız ve yanlış yerlerde kullanıldığından, ülkede gerekli sermaye birikimi oluşamamış, müteşebbis çıkamamış, tarım ve sanayi gelişememiştir. Vergi oranı; yüzde bir, üç veya en çok beş olmalıdır.

9- Bilim ve teknikte geri kalınmış: T.C. kurulduğunda, İstanbul, İzmir, Bursa, Kastamonu ve Konya'da birer klasik lise ve teknik lise ile koskoca devlette, bir tek İstanbul'da üniversite vardı. Türklerin icat ettiği, geliştirdiği bir tane bile araç, alet ve cihaz yok. Türkler ömürlerini, ya üstlerini öğmek, ya da eşdeğerlerini kıskanıp kötülemekle geçirmişler. Eğitim diye müslümana, yalnızca Kuran’ı Kerim'in Arapça'sını ezberletmişler. Anlamının öğretilmesine de karşı çıkmışlar.

10- Cumhuriyet rejimi, laik düzen, demokratik ortam ve adil yargı sistemi kurulamamış veya gereğince işletilememiş, gerekli hukuki mevzuat ve uygulayıcı yargı organı, alt yapı ve kurumlan oluşturulmadığından yönetim ve yargı, kişilerin anlayış ve insafına kalmıştır.

11- Halk, cahil ve yoksul olduğundan; vatandaş değil, öz çıkarını bile düşünemeyen bir koyun ve kul olarak görülmüş. Halkta, “Ben Arap, Ermeni, Rum, Çerkez, Kürt ve Laz'ım ama öncelikle Selçuklu veya Osmanlıyım” diyememiş. Bu bilinç kazandırılmamış. Halkın çıkarları ile devletin çıkarı özdeşleştirilemediğinden halk devleti ve yöneticilerini benimseyememiş, devlette halkına güvenememiş, onlara düşmanca davranmıştır. Devlet kendini kabul ettirebilmek için halka sabır, anlayış, eğitim, diyalog metoduyla yaklaşıp sevdirme yerine, onları ezip, sindirme yolunu seçmiştir.

12- Devlet, bilimsel ve teknolojik gelişmeleri yeterince takip etmiyor ve gelişmiş teknik aletleri de gereğince kullanmıyor. Halkın da bunları kullanmasını engelliyor. Halk, tüm ülkelerin TV yayınlarını izleyemiyor, her teknik, alet ve cihazı ithal edip kullanamıyor. Bazı kurum ve kişiler, halk adına düşünüp, en doğrusuna karar verme hakkını kendinde görüyor. Bazı yazarların fikirlerini sakıncalı görüp, kitabının Türkiye'de basılıp okunmasını yasaklıyor.

13- İslam'ın yanlış algılanıp uygulanması: islam inançları ve ibadetin, şekilcilik olarak görülmesi; Müslümanları, tutuculuğa-gericiliğe, İslam ülkelerini de yoksulluk, cahillik, dahası köleliğe, manda ve sömürge olmaya itmiştir. Müslümanın görevi ve temel prensipleri; Müslüman kadınların türban ve çarşafla örtünmeleri, kadınların çarşı, pazar ve sokağa çıkartılmaması, kadının ev ve bahçe dışında çalıştırılmaması. Kadının görevinin, çocuk doğurup ona bakmak ve günlük ev işlerini yürütmek. Müslüman erkeğin ise, namaz, kılıp, oruç tutma dışında, sakal, bıyık bırakıp takke ve bol elbise giyerek, karnını doyuracak kadar çalışıp, çok çocuk yapmak olarak görülüp uygulanmaya çalışılmıştır. Mal kazanma hırsı, dini konular dışında kitap okumak, dünya hayatını sevmek iyi görülmemiştir. Eğitim-öğretim ise, çocukları, Kuran kursu veya İmam Hatip okullarına göndermek olarak algılanmıştır.

14- Konuyu özetlersek; Türk devletlerinin kısır bir döngü içine girip, milletler yarışında geri kalma ve savaşlarda yenilme nedeni; Zorunlu temel eğitimin 12 yıla çıkarılmaması, halkın en az yarısının yüksek öğrenim görememesi, bilim ve teknikte gerilik, devlet memurlarının eski usullere göre görev yapmayı sürdürmesi, insanların işlerini zamanında ve gereğince yapmaması, Türk insanının geçmişi bilmemesi ve geleceği görememesi, bilgisiz, beceriksiz, kavgacı, çıkarcı kişilerin yönetici yapılması ile ülkede birlik, beraberlik ve kalkınmayı sağlayacak olan Demokrasinin, kitap satırları arasından bir türlü günlük hayata geçirilememesidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder