29 Ocak 2011 Cumartesi

TÜRK HALKININ MİLLİYET BİLİNCİ VE MİLLİYETÇİLİK DUYGUSUNUN ZAYIF OLMASININ NEDENLERİ

1- Türklerin okuma ve yazmayı pek sevmemeleri, yeni nesillere, kültür ve bilgi birikiminin sağlıklı aktarımını engellemiştir.

2- Türk Tarihi araştırıcılarının çoğunluğunun Türk kökenli olmaması; hatta bazılarının Türk düşmanı olmaları, olayları ve gerçekleri saptırıp, insanların kafalarını karıştırmalarına neden olmuştur. Bu konudaki meşhur örnekler:

a) Macarlar, Bulgarlar, Kürtler, Etiler, Lazlar, Çerkezler, Moğollar bir Türk boyudur, safsatası.

b) Buna karşılık, Türk boyu olduğunda en ufak bir şüphe dahi bulunmayan, Uygur, Kazak, Saha, Başkurt, Balkar, Tatar, Peçenek ve Kumanların Türk boyu olmadıklarını ileri sürmek. Halbuki milliyetçiliği ve Turancılık kavramlarını ortaya çıkarıp, bunun felsefesini oluşturanlar Tatar ve Başkurt aydınlarıdır.

c) İslamiyet öncesindeki Türklerin tek Tanrı inancında (Hanif Dini) olmayıp, putperest (Totemci, Çok Tanrılı) olduklarını iddia etmek.

d) Dini inançla, etnik duyguyu birbiriyle karıştırmak, din ile milli kültürü birbirine zıt kavramlarmış gibi göstermek. Türkçe ad koymayı putperest ismi vermek ve dolayısıyla günah olarak göstermek. Hz.Muhammed, İslam Peygamberi ve Müslüman olduğunda 40 yaşındaydı, arkadaşlarının çoğunluğu da öyle, hangileri Müslüman olunca sünnet oldu ve Arapça adını değiştirip Müslüman adı aldı? Peygamberimiz, çocuklarımıza güzel, anlamlı ad vermemizi istemiş, yoksa Arap adı verin dememiş.' Arapça adlar nereden Müslüman adı oluyor? Ad verme konusunda Türk tarihinden bir örnek verelim:

Alper Tunga'yı; İranlı'lar Afrasyap, Araplar Dahhak, Çinli'ler Mete'yi Maotun lakabıyla anarlar. Genelde Tarihçiler Tunga, Oğuzhan ve Mete'yi birbirinden ayrı üç kişi veya aynı kişi olarak gösterir. Bu durum başka hükümdarlar içinde söz konusudur. Örneğin; Timuçin Moğol Hakanı olunca, Kurultayda Cengiz unvanı verildi. Osmanlı Sultanlarından; İstanbul'u fetheden 2. Mehmed'e Fatih, Bayazıt'a Yıldırım, Selim'e Yavuz, Süleyman'a ise Muhteşem ve Kanuni, yine Osmanlı Kaptanı Hayrettin'e Barbaros (Kızıl Sakallı) adı, Türkler veya yabancılarca verildi. 1934 yılında Soyadı Kanunu kabul edilince, T.C. Devletinin kurucusu Mustafa Kemal'e, ATATÜRK soyadı Türkiye Büyük Millet Meclisi'nce verildi.

3- Cumhuriyetten önceki Türklerde soyadı kullanılmaması: Türklerde soyadı geleneğinin olmamasını, göçebelik şartları, gelir azlığı ve bir de okur yazarlık oranının düşüklüğü gibi nedenler etkileyerek, akrabalık bağının kısa sürede kopmasına, paylaşacak ortak geçmişi olmayan insanların birbirinden uzaklaşmasına dolayısıyla milliyetçilik bilincinin doğmadan ölmesine yol açmıştır. Soyadı yokluğu nedeniyle insanlar birbirini tanımlayabilmek için; Çolak, Topal, Köse, Göde, Kör gibi lakaplar üretip, birbirini üzmüş ve bu durum da sosyal barışı engellemiştir.

4- Türklerde anlayış, yardımlaşma ve paylaşma duygularından daha çok kıskançlık güdüsü hakimdir. Davranışlarını, mantıktan ziyade korku ve beklenti yönlendirir.

5- Yahudi, Japon, Çinli, Kürt ve Lazlardaki milliyetçilik bilinç ve duygusu Türklerde yoktur. Örneğin: Tunceli-Mazgirtli; kış günü uzak bir köyde ölen akrabasının cenazesine 2-3 metre kara ve fırtınaya rağmen gitmekte, İstanbul'da aynı mahalleye oturup varoş, gettolar oluşturabilmektedir. Durumu iyileşip iş kurunca kendinden olanı işe almakta, kendinden esnafla alış veriş yapmakta ve kendinden olan sanatçının müziğini dinlemektedir.

6- Savaşlar ve yenilgiler sonucu Türk Boyları Ön Asya’ya göç etti. Anayurdundan uzak düşen, geleneksel yaşam biçimini terk eden, Türk kültürünü, eski Türk adlarını bırakan, ulusal bilincini yitiren, yönetirken yönetilen kuru bir kalabalığa dönüşen bu halka; sanki öksüz, adsız, yoksul göçmenlermiş gibi; Yörük, Türkmen ve Macır denildi.

7- Türkiye toprakları ve Türk Halkı, 1071’den buyana Türk Devlet yönetiminde kaldığı halde Alpaqut, Apa-Altun Apa gibi Türk Boyları; Batı Kültürü, şehirleşme ve teknoloji karşısında asimilasyona uğrayıp, Türk kimliğini yitirip; cahil ve yoksul kuru kalabalıklar arasında kaybolup gitmişlerdir!

8- İsveç, Danimarka, Belçika, Fransa gibi devletler niçin Türklük düşmanı? Nedeni İskit, Peçenek, Kuman-Kun, Kıpçak Türk Akınları ile Selçuklu ve Osmanlı Devletleri ‘nin Batı seferleri. Yine, Haçlı seferlerindeki yenilgi ve kayıpları! Türkler, ne tavizi verirse versin; Türklüğünü inkaredip, dinini değiştirsin yine batı kinini sürdürür. İşte Bosna-Hersekte yaptıkları, Kızılderili soykırımı , Bulgaristan Batı Trakya ve Gagavuz Türklerini dışlaması…!

9- İskit, Kun, Göktürk gibi eski Türk Devletlerinin de Devletin batısınırı; DEMİRKAPI GEÇİDİ olarak tanımlanmış. Tarihçelere göre DEMİRKAPI; Azerbaycan-Dağistan arasındaki Derbent. Diğer bir görüşe göre ise Maceristandaki Tuna suyu kıyısıdır.

10- Irak Türkmenleri; 1918-1925 yılları arası Türkiyeden koparıldığı halde niçin ABD, arap ve Kürt zulmüne karşı birleşip tek yürek, tek yumruk, tek ses olmuyor. 2-3 milyon Türk soylu Halk, 32 ayrı sosyal ve 18 sitasi guruba bölünmüş. Irakta, 48 Türk Boyundan; Azeri, Akkoyunlu, Abdal, Avşar, Beydili.Bekdik, Barak, Bayat, Kıpçak, Karakoyunlu, Kaçar, Kaşkay, Kuman, Peçenek, Saka, Türkmen, Terekeme ve Yörükler yaşıyor, İ.Ö.1000-500, İ.S.200-400, 637-900, 1040-1400 yılları arası bölgeye gelip yerleşmişler. 1918’den buyana bir lider çıkıp bu Türk Boylarını, Turam Kimliği ve Türklük Hedefi etrafında birleşip özgürlük ve bağımsızlık mücadelesini başlatamamış. Türkler dikkate alınmayan, itilip kakılan bir sosyal grup olmuş. Dahada kötüsü; Arap ve Kürtler; ayırımcılık yapmasa, dışlanmasa, kendinden kabul etse; bir tek bile Türk grubu çıkıp biz Türküz demeyecek! Arapça, Kürtçe konuşmaya asimile olup silinip gitmeye çoktan razılar. İslamı, Araplaşmak olarak algılamışlar..! Halbuki bütün Irkları, dilleri ve inancı, sınav için yaratan Tek Tanrı. Ayrıca Irak Türkleri Suni ve Şii olarak tekrar ikiye bölünmüş!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder