29 Ocak 2011 Cumartesi

ANADOLU SELÇUKLU DEVLETİ'NİN GERİLEME VE YIKILMA NEDENİ

1- Siyasi İstikrarsızlık: Cumhuriyet sistemine geçilemediğinden, hanedan üyelerinin hepsi kendini tahtın varisi görüyordu. Şehzadeler arasındaki iktidar kavgaları devletin zayıflayıp parçalanmasına neden oldu. Sultanlık babadan oğula geçtiğinden, tahta çocuk veya ehliyetsiz-liyakatsiz kişiler çıkabiliyordu.

2- Ekonomik İstikrarsızlık: Devletin, siyasi ve sosyal huzursuzlukların çözümünü, askeriyeye havale etmesi; devlet gelirlerinin, askeri harcamalara, gitmesine neden olmuştur. Askerlerin kendini ayrı bir toplumsal sınıf gibi görüp, kendi rahatını düşünmesi, çıkarlarını korumak için halka ve yönetime baskı yapması. Halktan savaş giderleri için sık sık vergi toplanması. Savaş nedeniyle ölümlerin, tarımsal faaliyetin ve eğitim-öğretimin aksaması, halkın gelir düzeyini düşürdü, salgın hastalıklar baş gösterdi, yokluk ve sefalet arttı.

3- Laikliğin-Sekülerizmin-Dinsel hoşgörünün sistemde olmaması, ayrıca devletin dini gruplardan birinin tarafını tutması sonucu, sosyal huzursuzluklar ve inançlar arası mücadele başladı. Devlet huzursuzlukları gidermek için baskıyı artırdı, bu da isyanlara neden oldu. Babai-Baba İlyas, Baba îshak ve Kalender isyanları askeri güç kullanılarak bastırıldı. Halbuki aynı şehir hatta köyde, iki farklı inançtan insanlar birbirlerinin inancına, geleneklerine karşılıklı saygı, hoşgörü göstererek, yıllardır beraber yaşıyorlardı ve hala da yaşamaktadırlar. Devleti zayıflatan bu tür huzursuzluk ve isyanlara, yöneticilerin yanlış tutum ve davranışları neden olmaktadır.

4- Demokrasinin olmaması: Yöneticilerin karar ve eylemlerinin, halk tarafından denetlenememesi, idarecilerin halktan kopuk, düşüncesiz, sorumsuz, keyfi davranmaları. Atamaların kayırma veya rüşvetle yapılması ve idarecilerinde ödedikleri bu rüşveti, halktan baskıyla geri almasına insanlar hayır deyince, olay çarptırılıp devlete karşı ayaklanma olarak gösterilerek halk ezildi. Bu durumlarda, yönetimden memnun olmayanların başına biri geçerek, isyan başlattı, devlet otoritesi, etkinliği sarsıldı. Her yerde haydutlar, eşkıyalar türedi. Şehirlerde yerel yönetim meclisleri olsa ve yerel yöneticiler 5 yılda bir seçimle değiştirilse halk; yönetimin karar, iş ve eylemlerini denetliyebilse, haksızlığa uğrayanlar, seslerini yetkililere duyurup, adalet isteyebilseler, haklarını yargı yoluyla kısa sürede alabilseler, kimse; kötü niyetli kişilerin peşine düşmez ve isyan etmez. Hayat çok zor ve niçin, mutluluk ve huzur içinde yaşamak varken, sahip olduklarını tehlikeye atarak hapse girsin veya öldürülme nedeniyle, sevdiklerinden ayrılsın? Bir düşünürün deyişiyle; "Kaybedecek bir şeyi ve hayattan beklentisi olmayanlar, mutlu insanları kıskanıp suça yönelir".

5- Anadolu halkı, yöneticilerin İran-Fars etkisinde kalmasına tepki gösterdi: Sultanlar; Alaattin, Keykubat, Keyhüsrev, Gıyaseddin, Ruknettin gibi adlar aldı. Farsçayı; resmi devlet ve eğitim dili yaptı. Üst kademe memurlara Fars kökenlileri getirdi Selçuklu Hanedanı yalnızca, Türk boylarının meydana getirdiği ve başlarında boyun doğal beyinin bulunduğu eyalet askeri sistemini değiştiremedi. Eyaletlerin yönetimi, o yöreyi fetheden Selçuklu komutanlarının çocuklarının elinde bulunuyordu. Bu Türk beyleri, devlet güçsüzleşince kendi özerk yönetimlerini kurdular veya ilerde görüleceği gibi, komşu devletlerle çatışma durumunda güçlü olanın tarafına geçip, Karakoyunlu, Akkoyunlu ve Safevilere katıldılar. 1247-1308 yılları arasında da Moğol hakimiyetini tanıyıp İlhanlı Devletine bağlandılar. Ayrıca Türkmen beyleri, Şehzadeler arasındaki iktidar kavgalarına da taraf olup, devletin yıpranarak yıkılmasına neden olmuşlardır. Türkler devleti; kendilerinin kurduğunu, bu nedenle de kendilerinin hizmetinde olması gerektiğine inanıyorlardı. Bu olgu Türk devletlerinin yıkılma nedenlerinden biri olmuştur. Osmanlılar bu yanlışı gördü, geçmişten ders alıp, orduyu Türkler dışındaki, devşirme askerlerden oluşturdu Nüfûsları 15-30-50 bini bazı yerde 200 bini bulan Türk obalarını parçalayıp dağıttı. Sancak Beyliklerine, Valiliklere merkezden memur atadı, Eyalet askerlerinin başına da askeri okullardan yetişen subayları, paşaları gönderdi. Üst kademe memurları,devşirme sistemiyle toplanıp Enderunda eğitilen kişilerden oluşturdu. Bu tutum ve davranışı sonucunda, 619 yıl gibi bir süreyle, Türk tarihinin en büyük ve uzun süreli hanedan devletini kurmuş oldu. Osmanlılar, Türk göçebelerine uyguladığı böl-parçala-yönet politikasını; iktidarları için bir tehlike olarak görmediklerinden Güneydoğudaki Kürt Aşiretleri ve Arap Kabileleri için uygulamadı. Doğudaki feodal aşiret düzeni olduğu gibi bırakıldı. Şıh ve ağalar; halkı, içişlerinde serbest olarak, geleneklerine göre Cumhuriyet dönemine kadar yönettiler.

6- Yönetimin halk desteğini kaybetmesi üzerine, devletin saygınlığı ve otoritesi dışta ve içerde zayıfladı. Beyler, eyaletlerinde özerk beyliklerini kurdu. Bağlı devletler bağımsızlıklarını ilan etti. Komşu ilhanlı devleti saldırarak ülkeyi kendine bağladı. Marmara ve Ege'nin bir kısmı tekrar Bizans hakimiyetine geçti. Devlet, karşılıklı saygı ve tavize dayalı olarak komşularıyla iyi geçinse, davranışıyla onu silahlanma yarışına sokmasa, ekonomik yönden zarar vermese, ekonomik, sosyal ve kültürel konularda iyi ilişkiler kursa, iki ülke halkları yakınlaşıp kaynaşsa, ne huzursuzluk olur, ne savaşlar çıkar, ne de insanlar boş yere ölür. Barış olunca da askeriye ve silaha gidecek paralar, eğitime, sağlığa, alt yapıya gider, halk saygınlık, güvenlik içinde, sağlıklı ve mutlu olarak yaşar. Böyle bilgili, bilinçli halk; devletine sahip çıkar. Zengin ve sağlıklı kişinin kendine ve topluma faydası olur. Ölünün kendine bile bir yararı yoktur. İnsanlar kimin için ve niye ölsünler? Devlet halkı yönetsin, güvenli bir ortam hazırlasın, insanların benim diye sahiplenip mutlu olacağı bir değerleri olsun. Güvenlik ve huzur içinde, insanca yaşamaya, yöneticiler kadar, sade halkında hakkı vardır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder