On sekizinci asrın başlarında Seyhun nehrinin Balkaş Gölü yakasında kurulan Türk hanlığı. Hanlığın merkezi olan Hokand, Abdülkerîm Han tarafından 1732 senesinde kuruldu. Abdülkerîm Han’ın ölümünden sonra yerine geçen İrdâna, Çin İmparatorluğunun hudutları Fergana’ya dayandığı zaman Çin hâkimiyetini tanımaya mecbur kaldı. İrdâna, sonraları Çin’e karşı yardım istemek üzere, Afganistan sultanı Ahmed Şah Dürrânî’ye başvuran Orta Asya’daki Müslüman devletler sultanları ittifakına katıldı. İrdâna’nın ölümü üzerine yerine geçen Narbatu Bey, tahminen 1799 senesine kadar saltanat sürdü.
Hokand Hanlığı’nın asıl kurucuları Narbatu’nun iki oğlu Âlim ve Ömer’dir. Bu iki sultanın saltanatı ve Ömer’in tahta çıkışı kaynaklarda farklı kaydedilmektedir. Âlim devrinde, Ura-Tübe şehrini ele geçirmek için, Buhara emirliği ile fasılalı muharebeler oldu. Ömer’in devrinde, Türkistan şehri ve Kırgız stebinin bir kısmı Hokand Hanlığı topraklarına katıldı. Ömer’in iç siyâseti Âlim’den ayrı idi. Diğer Orta Asya hükümdarları gibi Âlim de, Özbek ailelerinin kuvvetini kırmak istiyordu. Bunun için etrafına Karatigin, Darvez ve başka memleketlerin göçebelerinden paralı askerler topladı. Âlim, asillere ve dînî zümreye karşı yaptığı baskılardan dolayı târihçiler tarafından zâlim bir hükümdar olarak kabul edilir. Âlim’in yerine tahta çıkarılan Ömer ise, onun tam aksi, dindarlığı ve adâleti ile tanındı.Ömer’in vefatından sonra yerine geçen oğlu Muhammed Ali’nin saltanatının ilk senelerinde Hokand Hanlığı en yüksek devrini yaşadı. Güneyde Karatigin, Darvez ve Kulâb bölgelerinin tamâmı ele geçirildi. Kuzeyde Kırgızlara ait bölgelerin bir kısmı vergiye bağlandı. 1835 senesinden îtibâren devletin bütün kuzey bölgesinin idaresi Taşkend beylerbeyine verildi. Muhammed Ali, geniş bir sahaya yayılan ülkesinde hâkimiyeti tam sağlayamadı. Halka zulmetmeye başladı. Zâlimâne idaresi her tarafta memnuniyetsizlik uyandırdı. Buhârâ emîri Nasrullah, bu kana susamış ve zâlim hükümdarın idaresine son vermek üzere Hokand’a dâvet edildi. Hokand ordusu, Buhârâ emîrinin askerleri karşısında mağlûbiyete uğradı. Saltanat merkezi, devletin kuruluşundan beri ilk defa olarak işgale uğradı. Muhammed Ali Han, kaçarken öldürüldü. Âlim ve Ömer’in amcazadesi Şîr Ali, 1842 senesinde tahta çıkarıldı. Bu târihten Rus istilâsına kadar, hanlığın topraklarında asayişi sağlamak mümkün olmadı.
Şîr Ali (1842-1845), oğulları Hudâyâr (1845-1858 ve 1865-1875), Malla (1858-1862) ve bir çok kısa ömürlü sultanların devresi özellikle Özbek aileleri ile yerli halkın arasında dâima karışıklık ve kanlı mücâdeleler ile geçti. O sırada küçük yaştaki Hudâyâr, Özbeklerin reisi Musulman Kul tarafından tahta geçirildi. Hudâyâr zamânında yerli halk, başşehir Hokand’dan çıkarıldı. Kıpçaklar, ülke topraklarındaki kanallara hâkim oldular. Musulman Kul, bir süre sonra, Hudâyâr Han tarafından îdâm edildi. Arazi ve kanallar, tekrar yerli halkın eline geçti. Hudâyâr’dan sonra tahta geçen Malla da Özbeklerden yardım gördüğü için yerli halkın eline geçen yerleri yeniden Özbeklere verdi.
Buhara emîri Nasrullah, bu durumdan faydalanmak istedi ve 1858 senesinde Hocend’e kadar ilerledi. Hokand Hanlığı’na peşpeşe geçen bu üç sultan zamânında, iç ve dış mücâdeleler çok kanlı geçti. Taşkend vâlisi Muhammed Şerîf Atalik, Şîr Ali’nin emri ile bir atın kuyruğuna bağlanarak sürükletildi. 1848 senesinde Hudâyâr Ura-Tübe’yi ele geçirince, öldürülen insanların başlarından büyük bir kule meydana getirildi.
Rus İşgalleri Başladı
Bütün bu durumlara rağmen, hanlık, Rus istilâsına kadar bütün topraklarını muhafaza etti. Rus askerleri, 1860 senesinden itibaren Hokand Hanlığı’nın askerleri ile karşılaşmaya başladı. Rus istilâsından biraz önce, 1863 yılında, Taşkend, Buhârâ emîrinin eline geçti. Bu arada Ruslar, Çu ırmağına kadar ilerlediler ve bütün Türk kalelerini yıktılar. Bir süre sonra da başta Evliya Ata ve-Taşkend olmak üzere önemli Türk şehirlerini ele geçirdiler.
Bu istilâ hareketi sırasında Türkistan Türkleri vatanlarını Ruslara karşı her yerde kahramanca savundular. Hokand Hanlığı ordusunun başkumandanı olan Kıpçak Türklerinden Alimkul, girdiği muharebelerde büyük kahramanlık gösterdi. Taşkend’i, Ruslara vermemek için küçük ordusuyla muharebe ederken, sayıca üstün düşman kuvvetlerini püskürtmeyi başardı. Alimkul daha sonra, Rusların eline geçen Türk kalelerini geri almak için çalıştı. Fakat, yardımcı kuvvetlerle desteklenen Ruslar tekrar Taşkend’i kuşatınca, bu niyetinden vazgeçmek mecburiyetinde kaldı. Taşkend’in ikinci kuşatmasında da Türkler kaleyi kahramanca savundular. Kahramanlıkta neferlerinden geri kalmayan Alimkul, top atışlarını idare ederken şehit düştü. Ruslar Taşkend’i ancak bundan sonra ele geçirebildiler.
Rus orduları, daha sonra Buhârâ üzerine yürüdüler. Nav, Hocend, Ura-Tübe gibi şehirleri kısa sürede ele geçirdiler. Bu yenilgilerden sonra Buhârâ emîri ile Ruslar arasında bir antlaşma yapıldı. Zahiren bu antlaşma iki devlet arasında yapılmış görünüyorsa da, Hokand Han’ı da antlaşmayı kabul etmişti. Bu andlaşmaya göre iki tarafta aynı haklara sâhib ise de, gerçekte Türk toprakları tamamen Rusların hâkimiyetine girmişti. Hokand Türkleri bu antlaşmayı kabul etmediler ve andlaşmayı imzalayan Hanı devirerek, yerine oğlunu geçirdiler. Fakat bu hareket, sonucu değiştirmedi. Aksine Ruslar, hanlığa ait bütün toprakları ele geçirip Rusya’ya bağladıklarını îlân ettiler. Bununla beraber hanlığı, iki milyon rublelik para cezası ödemeye mecbur tuttular.
Tarihte Görülmemiş Rus Zulmü
Rusların devamlı zulümleri, Türklerin yeniden ayaklanmalarına sebeb oldu. Esareti kabul etmeyen Türkler, Pulat Han’ın etrafında birleşerek, Ruslara başkaldırdılar. Rus komutanı General Trotskiy’in komutasındaki orduyu Endican yakınlarında mağlûb ettiler ve Hokand’ı 1875 yılında yeniden ellerine geçirdiler. Ancak Türklerin Hokand’daki hâkimiyeti uzun sürmedi. Ruslar, kısa bir süre sonra büyük bir kuvvetle Türkler üzerine hücum ettiler ve Endican’ı kuşattılar. Uzun süren kuşatmanın sonunda Ruslar, şehri yeniden ele geçirdiler. 1876 senesi Şubat ayının beşinde Rus Çar’ı bir emir yayınlayarak, Hokand Hanlığı’na son verdiğini îlân etti. Böylece Türk’ün ata yadigârı toprakları Fergana eyâleti adı ile Rusya’ya bağlandı.
Ruslar, Türklerin en güçsüz ve dağınık devrinde kazandıkları bu askerî başarı ile yetinmediler. Ellerine geçirdikleri toprakları Ruslaştırmak için en verimli yerlere Rusları yerleştirdiler. Türkleri başka yerlere sürdüler. Hokand Türkleri, bu haksızlık karşısında tekrar ayaklandılar. Bu ayaklanmaların en önemlileri; 1878, 1882, 1892, 1893 ve 1898 senelerinde yapılanlarıdır. Ruslar, bu isyanları çok kanlı bir şekilde bastırdılar. 1898’deki son ayaklanma en kanlısı oldu. Çar, bir emir ile ayaklanmanın daha sonra yapılacak olan isyanlara ders olabilecek şekilde bastırılmasını istedi. Türkler arasında Dükci isyanı diye anılan bu ayaklanma, korkunç bir katliamla bastırıldı. Ruslar, binlerce Türk’ü öldürdüler ve sağ kalanlara da çok zulüm ettiler. Devlet ileri gelenlerinden otuz sekiz kişiyi Hokand meydanında îdâm ettiler. Bir o kadarı da küreğe mahkûm edilerek, Sibirya’ya gönderildi. Ayrıca Hokandlılar, yüklü bir para cezasına çarptırıldı. Boşalan Türk köylerine Ruslar yerleştirildi.
Ruslar, bölgenin Ruslaştırılması çalışmalarını daha başka yoldan da yürüttüler. 1916 senesinde, 19-49 yaşları arasındaki Türkler, topluca askere alındı. Bu gençlerin cepheye silâhsız sevk edilip, işçi gibi çalıştırılmak istenmesi, Türklerin ayaklanmasına sebeb oldu. Bir sene süren bu ayaklanma sırasında Ruslar, çok sayıda Türk’ü öldürdüler.
Rusların bu siyâseti 1917 ihtilâli ile bir süre durdu, ihtilâl, ilk günlerde esir milletler için hürriyet ve bağımsızlık yolunu açar gibi göründü. Moskova’da yapılan kongrede Türkistan Türklerinin millî devletler hâlinde bir federasyon durumuna gelmeleri kararlaştırıldı. 1917 yılı sonlarında, Hokand’da toplanan kongrede, Türkistan’ın muhtariyeti îlân edildi. Hükümet başkanlığına önce Tınışbayoğlu Mehmed Can, daha sonra da Çokayoğlu Mustafa getirildi. İlk günlerde Türklere iyi davranan Taşkend’deki bolşevikler, Moskova’dan yardım alarak Hokand’a saldırdılar. Şehirdeki Ermenilerden de yardım gören bolşevikler kısa sürede Hokand’ı ele geçirdiler. Şehri yağmalıyarak yaktılar. Buna rağmen Türkler, kahramanca karşı koyup harbettiler. Hattâ Yeni Mergilan şehrinde 1918 senesi Şubat ayının yirmi üçünde bağımsız bir Türkistan Cumhuriyeti îlân ettiler. Ancak bir gün sonra şehre giren Osipoy komutasındaki Rus birlikleri, Türk askerlerini tamamen imha edip, sivil halkı öldürdüler.
Böylece, Hokand’ın bu millî hükümeti kısa bir zamanda târihe karıştı. Bu kısa ömürlü hükümet, Türkistan’ın bağımsızlık hareketlerine bir örnek oldu. Sonraki ayaklanmalar, hep bu hareketin devamı özelliğini taşıdı. Sovyetlerin yıkılmasından sonra Hokand Hanlığı toprakları Özbekistan sınırları içinde kaldı.
Hokand Hanları, hâkim oldukları bölgelerde çeşitli mîmârî eserler yaptırmışlardır. Hokand’da bulunan Mir Medresesi, Narbatu Han tarafından inşâ edilmiştir. Ömer Han, medrese olarak kullanıldığı için Medrese Câmii denilen bugünkü Hokand Câmi-i Kebîr’ini yaptırmıştır. Şahr-i Han kasabası da Ömer Han tarafından inşâ edilmiştir. Madali Han, Taşkend’de kendi adını taşıyan büyük bir medrese inşâ ettirdi. Aynı Han zamânında, Han Arik ismiyle anılan büyük bir kanal açıldı. Diğer şehirlerde de geniş kanallar açtırılarak arazi sulandı. Hokand Hanlarının yaptığı bu eserler, Rus işgali sırasında yakılıp, yıkıldı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder