11 Şubat 2011 Cuma

Türk Devletleri - Abdaliye Devleti

Afganistan’da Abdâlî kabîlesinin kurduğu devlet. Aslen bir Türk boyu olan Abdâlîler, Gazneliler zamânında İslâm dînini kabul etmişlerdi. Uzun süre dağlarda yaşıyan bu Türk boyu, Bâbürlüler Devleti ile Safevî Devleti’nin arasının bozuk olduğu bir sırada, Tarnak ve Argandab vadilerine indiler. Bölgenin durumu itibariyle iki büyük devlet arasında yaşamalarına rağmen, kendi başlarına hareket ediyorlardı.
Bir süre sonra Herat eyâletinin yönetimini ele geçiren Abdâlîler, üzerlerine gelen Safî Kuli Han komutasındaki İran ordusunu hezîmete uğrattılar ve Nâdir Şah devrine kadar bölgenin hâkimi oldular. Nâdir Şah, Safevî Devleti’ni yıktıktan sonra, zamânın karışıklıklarından faydalanarak, Meşhed’i ele geçiren Abdâlîleri yenilgiye uğrattı. Nâdir Şah, Abdâlîlerin askerî gücünden faydalanmak ve Gılzâler kabîlesini kontrol altında tutmak için, onları Kandehâr bölgesine yerleştirdi.

Kandahar Başkent Oldu
Abdâlîlerin genç reisi Ahmed Han, zamanla Nâdir Şah’ın çok güvendiği komutanlarından oldu. Nâdir Şah’ın vefatından sonra da Kandehâr’ı ele geçirerek hükümdarlığını îlân etti. 1747 (H. 1160) senesinde, Herat dâhil olmak üzere Sind nehrine kadar Nâdir Şah’ın ülkesinin doğu kısmına hâkim oldu. Kandehâr’ı başkent yapan Ahmed Şah, inciler incisi mânâsına gelen "Dürr-i dürrân" lakabını aldı. Bu yüzden Abdâlîler, "Dürrânîler" diye de anılmaya başlandı.
Kurduğu devletin en önemli mevkilerine Abdâlî boyunun ileri gelenlerini getiren Ahmed Şah, en önemli kararlarını bunlara danışarak alırdı. Abdâliye Devleti, bir takım boyların kendi iç teşkilâtlarını olduğu gibi muhafaza ederek, güçlü bir kişinin etrafında toplanmasından meydana geldi. Devlette iktidar, sultan ile boy ileri gelenleri arasında paylaşılmıştı. İşler, Afganlıların Cirke dedikleri istişare meclislerinde karara bağlanıyordu.
Ahmed Şah, tahta çıktıktan bir süre sonra Hindistan üzerine yürüyerek Gürgânîlerle savaştı. Bir çok şehri ele geçirdi. Fakat Afgan ordusunun Lahor kuşatması sırasında, Ban denilen güllelerin atmadan patlaması üzerine, ordusunda panik meydana geldi ve asker savaş meydanından kaçtı. Ordu, gece olunca, Lahor kuşatmasını kaldırarak geri çekildi. Gürgânîlerle, sınır Sind ırmağı olmak üzere barış yapıldı.

İngilizler Bengal Ülkesini Ele Geçirdi
Ahmed Şah Dürrânî, 1756 (H. 1170) senesinin sonlarına doğru Pencap’a girdi ve Lahor’u aldı. Lahor’un alınmasından sonra Afgan orduları Delhi üzerine yürüdü. Bunun üzerine Gürgânîlerin ileri gelen bir çok devlet adamı Ahmed Şah’ı karşılamak üzere yola çıktılar. Delhi’ye 60 km. mesafede Afgan ordusunu karşılayan Gürgânîlerin ileri gelenleri, Ahmed Şah’dan af dilediler. 1757 senesinin ilk ayında Delhi’deki Kale-i Mu’allâ’ya giren Ahmed Şah’ın bu seferi sırasında İngilizler, Gürgânîlerin elindeki Bengal ülkesini tamamen ele geçirdiler.
Abdâlîler ile, yönetimi ele geçirmek istiyen Maratalılar arasında, Ahmed Şah’ın ölümüne kadar uzun süren savaşlar oldu. Savaşların çoğu Abdâlîlerin galibiyetiyle sonuçlandı. Maratalılar uzun süre bir birlik kuramadılar. Ahmed Şah, daha sonra İran’a sefer düzenlemek istedi. Osmanlı sultanı Üçüncü Mustafa Han’a bir mektup yazdı ve İranlılara karşı yapacağı seferde yardım istedi. Barıştan yana olan Sadr-ı a’zam Râgıp Paşa, Ahmed Şah’ın, İran seferindeki gayesinin, münafıkları yenilgiye uğratmak değil de toprak elde etmek olduğunu anladığı için, nâzik bir lisânla ona yardım gönderemeyeceğini bildirdi. İran seferine çıkamayan Ahmed Şah, bir süre sonra vefât etti.
Ahmed Şah’ın 1773 (H.1187) yılında ölümünden sonra yerine oğlu Tîmûr Şah geçti ve hükümet merkezini Kandehâr’dan Kabil’e nakletti.
Babasının bıraktığı devleti muhafazaya çalışan Tîmûr Şah, içte kabîle çatışmalarına ve dıştan gelen saldırılara karşı koyuyordu. Bununla beraber bâzı bölgelerin elinden çıkmasına mâni olamadı. Yirmi senelik bir saltanattan sonra, 1793 (H. 1208)’de vefât etti. Yerine oğlu Zaman Şah geçti. Zaman Şah, yedi sene iktidarda kaldıktan sonra, 1800 (H. 1215) yılında kardeşi Mahmûd Şah tarafından tahttan indirilip, hapsedildi. Diğer kardeşi Şücâ-ül-Mülk, tahta çıkan Mahmûd Şah’a isyan etti. Kabil’i ele geçirip tekrar Zaman Şah’ı başa geçirdi. Fakat vezir Fetih Han’ın Şücâ-ül-Mülk’ü yenmesi üzerine Mahmûd Şah tekrar hükümdar oldu. Fetih Han’ın nüfuzu arttı. Mahmûd Şah’ın her hareketi kontrolü altındaydı. Fetih Han’ın kardeşi ve istikbâlin büyük hükümdarı Dost Muhammed’in nâmı duyulmaya başladı.

Ailevî bir sebepten, halk arasında çok sevilen Fetih Han’
ın öldürülmesine rızâ göstermesi, Mahmûd Şah’ın ikbâlinin sönmesine sebeb oldu. Kardeşinin öldürüldüğünü öğrenen Dost Muhammed, topladığı kuvvetlerle Mahmûd Şah’ın ordusunu 1818’de yenilgiye uğrattı ve Kabil’den kaçırttı. Mahmûd Şah 1829 (H. 1245)’te ölümüne kadar Herat’da kaldı. Yerine geçen oğlu Kamran’ın 1842 (H. 1258) de vefatına kadar Abdâlîye devleti Herat’ta devam etti. Kamran’ın ölümü ile Abdâlîye, diğer adıyla Sadozaylar veya Dürrânîler hânedanı sona erdi. Yeni Afgan devletinin başına Dost Muhammed Han geçti ve 1842’den sonra da ülkenin tamâmına hâkim oldu.

İngilizler Yine Sahnede!

Abdâliye Devleti’nin ilk hükümdarı Ahmed Şah Dürrânî’nin vefâtından sonra çıkan taht kavgalarından ve saltanat hırsıyla yanıp tutuşan şehzadelerin zaaflarından istifâde eden İngilizler, Afganistan’a sızdılar. Hîle ve desîsenin her türlüsünü gayeleri için mubah sayan bu zâlimler, az sayıda fakat iyi yetiştirilmiş adamları sayesinde, kardeşi kardeşe vurdurarak, Afganistan ve Hindistan’da kapanmayan yaralar açtılar. İstedikleri an bu yaraları kanatarak, kendilerine çeşitli menfaatler temin ettiler ve insanların acı çekmesinden vahşî bir zevk aldılar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder